İlk kez 1800’lü yıllarda titrek felç olarak literatüre geçen Parkinson hastalığı, beyin hücrelerinin kaybı ile gelişen ve yavaş ilerleyerek hareket bozukluklarının görüldüğü rahatsızlıktır. Erkeklerde kadınlara kıyasla daha sık görülen hastalık en sık görülen nörodejeneratif hastalıklardandır. Genellikle sinsice başlayıp belirtileri zaman içerisinde artan hastalıkta; hareketlerde yavaşlama, titreme, kol ve bacak hareketlerinde tutukluk gibi belirtiler gözlenir.
Genellikle 60 yaş üzeri kişilerde görülen Parkinson hastalığı daha genç yaşlarda da gözlenebilmektedir. Hastalığın belirtileri kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürmektedir. Doğru teşhis ve tedavi yönteminin uygulanması ile hastalar uzun yıllarca yaşamlarını sürdürebilmektedir. Bu nedenle hastalığın erken teşhisi ve tedavisi büyük önem teşkil eder. Hastalığın tedavisi genellikle rahatsızlığın evresine göre değişiklik gösterebilse de tedavide temel amaç kişinin başkasına bağımlı olmadan yaşamını sürdürebilmesidir.
Parkinson Hastalığı Nedir?
Parkinson hastalığı en temelde ilerleyici bir özellik taşıyan ve ilk olarak hareketle ilgili sorunlarla kendisini gösteren önemli bir nörolojik rahatsızlıktır. Beyindeki dopamin isimli madde sağlıklı bir vücutta düzgün ve koordineli biçimde kas hareketlerinin sağlanmasından sorumludur. Dopamin, beyindeki ‘Substantia Nigra’ diye bilinen bölgede üretilmektedir. Beynin bu bölümündeki hücrelerin ölmeye başlaması ile dopamin seviyesi düşer ve Parkinson hastalığına zemin hazırlanır. Hastalık ilk kez 1817 yılında James Parkinson tarafından tanımlanarak tıp literatürüne girmiştir.
Parkinson hastalığının belirtileri kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde olumsuz etkileyebilmektedir. Hastalık genellikle sinsi bir biçimde başlar ve belirtiler seneler içerisinde yavaş yavaş ilerleyerek gelişir. Parkinson hastalığı özellikle 65 yaş ve üzeri kişilerde daha sık görülür ancak nadirde olsa gençlerde de görülebilmektedir. Halk arasında daha çok titrek felç olarak da bilinen rahatsızlık genellikle 40 ile 70 yaş arasındaki kişilerde görülmektedir. Erkeklerde görülme sıklığı ise kadınlara göre daha fazla olmaktadır.
Parkinson hastalığının önemli belirtileri arasında titreme ve hareket kısıtlılığı sayılabilir. Hastalığın belirtileri kişiden kişiye değişiklik gösterebilmektedir. Parkinson hastaları, doğru teşhis ve uygun tedavi yöntemi ile uzun seneler boyunca yaşamlarını sürdürebilmektedir. Bu sebeple, hastalığın belirtileri gözlendiği anda vakit kaybedilmeden nöroloji uzmanına başvurulması gerekmektedir. Nörolojik muayene ile hastalığın tanısı konulabilmektedir. Teşhis konulması akabinde uygun tedavi yöntemi belirlenir.
Parkinson Hastalığı Teşhisi Nasıl Konur?
Parkinson belirtileri, harekete bağlı (motor) belirtiler ve harekete bağlı olmayan (motor olmayan) semptomlar olarak temelde 2 türe ayrılır. Bununla birlikte hastalığın belirtileri kişiden kişiye değişiklik gösterebilmektedir. Hareketlerin yavaşlaması, dinlenme halindeyken uzuvlardaki titreme, duruş ve dengeyi koruyan reflekslerin bozulması ve kaslarda sertlik hastalığın önemli belirtilerindendir.
Parkinson hastalığının hareketle ilgili olan temel belirtilerine şu şekilde değinebiliriz;
- Titreme (istirahat tremoru)
- Hareket yavaşlığı
- Yürüyüş bozuklukları
- Yürürken kilitlenme ve düşmeler
- Uzuvlarda sertlik
- Öne eğiklik
Hastalığın harekete bağlı olmayan bazı önemli semptomlarına ise şu şekilde değinebiliriz;
- Konuşma bozukluğu
- Yorgunluk
- Sıkıntı duygusu
- Çeşitli uyku bozuklukları
- Koku alma duyusunda azalma
- Bazı psikiyatrik belirtiler
- Cinsel işlev bozukluğu
- Bazı vücut ağrıları
Hastalığın belirtileri genellikle tek taraflı başlamakta ve zamanla vücudun diğer kısımlarına da yansıyabilmektedir. Hareketlerin yavaşlaması en önemli belirtilerdendir. Bununla bağlantılı olarak kişinin yürümesi de etkilenebilmektedir. Titremeler ise özellikle kişi dinlenirken ortaya çıkmaktadır. Yaygın olarak ellerde, daha nadir ise ayaklarda, çene de ve dudaklarda titreme görülmektedir.
Parkinson Hastalığı Teşhisi Nasıl Konulur?
Parkinson belirtilerinin gözlendiği durumlarda kişinin nöroloji uzmanına başvurması gerekmektedir. Bunun ardından, öncelikli hastanın öyküsü dinlenir ve ardından fiziki muayenesi gerçekleştirilir. Dört ana motor belirti olarak bilinen; hareketlerde yavaşlama, titreme, denge sorunları ve uzuvlarda ya da gövdede katılık semptomlarının en az ikisinin bir süredir gözleniyor olması hastalıktan şüphelendirir.
Hastalığın tanısının konulmasında nörolojik muayene etkili olmaktadır. Hastalığı özel olarak tespit edebilmek adına yapılan bir tetkik henüz bulunmamaktadır. Bununla birlikte, hekimin bulgularını desteklemek amacıyla ek laboratuvar testleri ve radyolojik testler talep edilebilmektedir. Tüm verilerin değerlendirilmesiyle Parkinson tanısı konulabilmektedir.
Parkinson Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?
Parkinson hastalığı yavaş ilerleyen uzun süreli bir rahatsızlıktır. Günümüzde Parkinson hastalığını tamamen ortadan kaldırmaya yönelik spesifik bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Hastalığın belirtileri ilaç tedavisiyle önemli ölçüde azaltılabilir. Hastalık kişinin yaşam süresine etki etmemekte, semptomların tedavi edilmesiyle hastalar senelerce belli bir yaşam kalitesini koruyarak tedavi edilebilmektedir. Doğru teşhis konulduğu durumlarda hastalık tedaviye olumlu cevap verebilmektedir.
Parkinson hastalığı tedavisinde; cerrahi tedavi, ilaç tedavisi ve diğer bazı tedavi yöntemleri kullanılabilmektedir. Tedavi planının konusunda uzman hekim tarafından yapılması özellikle önem teşkil eder. Tedavi amacıyla kullanılan ilaçlar bazı hastalarda çok iyi yanıt bulurken bazılarında aynı etkiyi gösteremeyebilir. Bu nedenle Parkinson hastalığı tedavisinin kişiye özel olması gerekmektedir. İlaç tedavisinin yanı sıra bazı beden hareketlerinin düzenli tekrarlanması da kişiye iyi gelebilmektedir.
Parkinson hastalığının tedavisinde temel amaç; öncelikle kişinin günlük yaşamını etkili bir biçimde geçirmesine olanak sağlamak ve kişinin aktif ve üretken olabilmesine yardımcı olabilmektir. Hastalığın tedavisinde genellikle ilaçla tedavi yöntemi tercih edilir ancak hastalığın ileri evrelerinde, ilaç dozunun artırılmasını kısıtlayan yan etkiler söz konusu olduğunda cerrahi yönteme de başvurulabilir. Parkinson hastalığı tedavi protokolünün kişiye özel olarak belirlenmesi tedavi sürecinde elzem bir unsurdur.