Tiroit bezi, soluk borusunun her iki yanında ve boynun alt kısmında yer alan, kelebeğe benzeyen bir salgı bezidir. Normal ağırlığı insanda 20 gram olarak bilinmektedir. Tiroit bezi, tiroksin ve triiyodotironin gibi hormonları üretmesi ile bilinmektedir.
Troit bezinin ürettiği hormonlar kan yoluyla vücuda iletilir ve de bu sayede metabolizma düzenlenir ve metabolizma hızı kontrol edilir. Metabolizmanın sağlıklı bir şekilde işlevini yerine getirmesi için bu hormonlara ihtiyaç vardır.
Tiroit bezinin salgıladığı bu hormonlar, metabolizmayı düzenlemenin yanı sıra, vücut ısısı, ruh hali, kalp atış hızı, kolesterol seviyesi ve de kilo gibi bazı vücut fonksiyonlarında da rol oynamaktadır. Tiroidin fazla büyümesi ile ortaya çıkan fonksiyon bozuklukları ‘guatr’ olarak bilinmektedir.
Guatr, en yaygın olarak görülen tiroit hastalıklarından biridir. Tiroit bezinin büyümesine ve şişmesine guatr denir. Özellikle iyot eksikliği olan kişilerde yaygın olarak görülen guatrın ülkemizde görülme sıklığı bir hayli yüksektir.
Guatrın cinsiyetleri üzerinde görülme oranına bakıldığında ise; kadınlar erkeklere oranla 5 kat daha fazla risk altında değerlendirilir. Genellikle ağrı belirtisi göstermeyen guatr, çok büyüdüğünde öksürük veya nefes almada güçlük gibi belirtiler gösterir.
Genellikle ciddi sağlık sorunlarına neden olmayan guatr, hastalığın durumuna göre çeşitli yöntemlerle tedavi edilebilmektedir. İlaçla tedavi, iyot tedavisi ya da cerrahi yöntem tedavi alternatifleri arasındadır.
Tıbbi müdahale gerektiren bazı durumlar ise ciddi bir troit bezi hastalığının göstergesi olabilmektedir. Bu gibi durumlarda mutlaka ilgili hekime başvurulmalıdır.
Guatr Nedir?
Guatr, tiroit bezinin normalden fazla olarak büyümesi hastalığıdır. Tiroit bezi boynumuzun ön tarafında yer alır ve kelebek biçimindedir. Tiroit bezi, salgıladığı hormonlar vasıtası ile özellikle metabolizma faaliyetlerinin kontrolü ve düzenlenmesinde önemli rol oynamaktadır.
Guatrın 2 temel çeşidine, nodülsüz ve nodüler guatr olarak değinebiliriz. Tiroit bezinin yeterince hormon salgılamadığı durum nodülsüz guatra yol açmaktadır. Tiroit hormonlarının daha fazla salgılanması için beyin tarafından gönderilen mesajlar bazen hormonların çok fazla salgılanmasına neden olur. Bu durum ise tiroit içinde nodül adı verilen yumruların oluşmasına neden olur.
Bunlarla birlikte; basit guatr, yaygın guatr, zehirli ve zehirli olmayan guatr ve iç/dış guatr gibi guatr çeşitleri de bulunmaktadır. Cerrahi operasyondan sonra tekrar gelişen guatra ‘dişi guatr’, operasyondan sonra tam iyileşme sağlandığı hale ise ‘erkek guatr’ denilmektedir.
Guatr, günümüzde çok yaygın olarak görülen bir tiroit hastalığıdır. Genellikle çok ciddi sağlık problemlerine neden olmaz ancak bazı durumlarda ciddi bir tiroit rahatsızlığının da habercisi olabilmektedir.
Guatr genellikle vücuttaki düzensiz miktarda tiroit hormonuyla ilişkilendirilir. Tiroit bezi normalden az çalışıyor ve de hormon üretiyorsa buna ‘hipotiroid’, eğer tiroit bezi normalden daha fazla çalışıyor ve hormon üretiyor ise buna ‘hipertiroid’ denir.
Guatr hastalığının birkaç nedeni bulunmaktadır. Ancak bunların en temeli vücuttaki iyot dengesizliğidir. İnsan vücudunda bulunması gereken normal iyot oranının azlığı ya da fazlalığı guatrı tetikleyen en etkili unsur olarak bilinmektedir.
Guatr altta yatan herhangi bir nedene bağlı olarak gelişen bir hastalıktır. Bu nedenle, guatra neden olan sebeplerin belirlenmesi tedavi açısından önem arz eder. Guatr, altta yatan sebebine bağlı olarak tedavi edilebilen bir hastalıktır.
Guatrın tiroit bezi hormonları ile ilişkilendirildiğine ve bu hormonların metabolizmanın düzenlenmesine olan etkilerine değindik. Bununla birlikte; sindirim sistemi, vücut ısısı, kalp atış hızı ve ruh hali gibi unsurlarda da tiroit bezi hormonları etkili olabilmektedir.
Guatr Nedenleri Nelerdir?
Guatra neden olan en temel ve yaygın sebebin iyot eksikliği olduğu bilinmektedir. Özellikle tiroit hormonlarının yapımında iyotun rolü çok etkilidir. İyot eksikliğinde yeteri kadar tiroit hormonu salgılamadığından hormonal denge bozulur. Sonuç olarak tiroit bezi büyür.
Vücutta iyot eksikliğinin guatra neden olabileceğine değindiğimiz gibi iyotun fazlası da guatra sebebiyet verebilmektedir. Bununla birlikte iyot eksikliğine bağlı olarak gelişen guatr genellikle bölgeye özgü olmaktadır. Örneğin ülkemizde iyot tüketiminin az olduğu bölgelerde hastalığa daha çok rastlanılır.
Yaygın nedeni iyot eksikliği olduğuna değindiğimiz guatrın gelişiminde etkili diğer sebeplere şu şekilde değinebiliriz;
- Graves hastalığı
- Selenyum eksikliği
- Genetik yatkınlık
- Tiroit kanseri
- Çeşitli kistler
- Boyun bölgesinden radyasyona maruz kalmak
- Bazı durumlarda hamilelik (gebelik de salgılanan HCG hormonu kaynaklı)
- Sigara kullanımı
- Hashimoto hastalığı ve tiroit hastalıkları
- Hipertiroid (tiroit bezinin normalden fazla çalışması)
- Hipotiroid (tiroit bezinin normalden az çalışması)
Guatr Riskini Arttıran Faktörler Nelerdir?
Guatr herkes de için risk faktörü olarak görülebilecek bir hastalıktır. Sonradan ortaya çıkabildiği gibi doğuştan da gelişim gösterebilir. Guatr risk faktörlerine genel olarak şu şekilde değinebiliriz;
- Yaş (özellikle 50 yaş üstü kişilerde daha yaygın görülmektedir.)
- Gebe olmak veya yakın zamanda gebelik geçirmiş olmak
- Kadın olmak
- Diyabet
- İyot bakımından düşük bir beslenme biçimine sahip olmak
- Ailede guatr öyküsü bulunması
- Özellikle boyun bölgesinden olacak biçimde radyasyona maruz kalmak
- Uzun süreli lityum ve birtakım ilaçların kullanımı
- Menopoz
Guatr Belirtileri Nelerdir?
Boyun bölgesinde fark edilebilen boyutlarda şişlik veya şişlikler guatrın göze çarpan en belirgin belirtisidir. Bununla birlikte herhangi bir semptom göstermeden de guatr gelişimi görülebilir.
Kişiden kişiye değişiklik gösterebilen guatr belirtileri hastalığın altında yatan sebebe bağlı olarak farklı belirtilere de neden olabilmektedir.
Bazı önemli guatr belirtilerine şu şekilde değinebiliriz;
- Boğazda şişlik, gerginlik ve öksürme hissi
- Yutkunmada güçlük
- Nefes almada güçlük
- Ses kısıklığı
- Baş ağrısı, baş dönmesi
- Çarpıntı, titreme, sinirlilik hali
- Bulantı, kusma, ishal
- Kilo alma, kabızlık
- Ciltte kuruma, saç dökülmesi
Guatr, genellikle eğer hormon seviyelerinde herhangi bir değişime sebep olmuyorsa boyunda şişlik dışında herhangi bir belirtiye de yol açmayabilir.
Guatr Teşhisi Nasıl Konur?
Guatr teşhisinde öncelik doktorun elle muayenesi olarak uygulanır. Kişi eğer genel sağlık durumunda herhangi bir aksilik veya boğazında dikkat çeken bir şişlik fark ederse mutlaka ilgili hekime başvurmalıdır.
Bununla birlikte; tiroit hormon seviyelerini ölçmek adına uygulanan testler ve ultrason tetkikleri sonucunda net teşhis koyabilmek mümkün olmaktadır. Gerekli durumlarda, tiroit sintigrafisi ve iğne biyopsisi yöntemlerinden de yararlanılır.
Guatr tanısında yararlanılan bazı yöntemler; fiziki muayene, tiroit kan testleri, antikor testleri, biyopsi, tiroit ultrasonu ve BT (bilgisayarlı tomografi) taraması veya MR (manyetik rezonans görüntüleme) olarak belirtilebilir.
Guatr Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Guatr tedavisinde yararlanılan birkaç farklı tedavi yöntemi bulunmaktadır. Tedavi protokolünün belirlenmesi, hastalığın seyri ve kişinin genel durumuna göre değişiklik gösterebilmektedir.
Guatr tedavisinde genellikle, ilaç tedavisi, radyoaktif iyot tedavisi ve de cerrahi tedavi seçenekleri kullanılmaktadır. Guatr, tiroit hormonu düzeyine göre ortaya çıkan bir rahatsızlık olduğundan, eğer kişi de tiroit hormonu salgılanması az ise hormon tedavisi, fazla ise hormon üretimini baskılayıcı ilaçlar verilerek hastalık kontrol altına alınır.
Bir diğer tedavi seçeneği olan radyoaktif iyot tedavisi hipertiroidi tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Radyoaktif iyot ağızdan alınarak dolaşım yolu kanalıyla tiroit bezine ulaştırılır ve böylelikle tiroit hücrelerinin yıkımı sağlanır.
Belirtilen tedavi yöntemlerine yanıt alınamayan hallerde ise, tiroit bezinin bir kısmının veya tamamının çıkarılmak durumunda kalındığı cerrahi yöntem tercih edilebilir. Eğer ameliyatla alınan dokuda kötü huylu doku büyümesi teşhis edilirse tüm tiroit bezi alınır.
Tiroit ameliyatı sırasında komşu dokuların ve ses tellerinin zarar görmemesi büyük önem arz etmektedir. Bununla birlikte tiroit bezinin ne kadarının alındığına bağlı olarak, operasyon sonrası bazı hormon ilaçlarının kullanılması da gerekebilmektedir.
Guatrın kişinin günlük yaşamını etkileyemeyecek düzeyde seyrettiği veya küçük olduğu durumlarda herhangi bir tedavi uygulamadan tiroit bezinin düzenli takip edilmesiyle de süreç kontrol edilebilmektedir. Ancak bu gibi durumlarda tiroit bezinin düzenli takibi büyük önem teşkil etmektedir.